Bolluğa Yolculuk

 Kim olduğunuzla ilgili olarak düşündükleriniz, aynı zamanda başkalarının size karşı sergilediğini düşündüğünüz davranışlarla da yakından bağlantılıdır. Pek çok kişi, başkalarının onlara karşı yeterince iyi davranmadığından şikayet eder ve “Bana hiç saygı ve ilgi göstermiyorlar, benim farkımda bile değiller, beni takdir etmiyorlar.” derler. ”Beni çantadaki keklik gibi görüyorlar.” diye sızlanırlar. Ama insanlar onlara iyi davrandığı vakit de, bu davranışların gerisinde gizli bir güdü ararlar.

“Başkaları beni güdülemek, benden yararlanmak istiyor. Kimse beni sevmiyor.” derler. Bu kişilerin kendileriyle ilgili düşünceleri şöyledir: “ Ben, ihtiyaçları karşılanmayan zavallı bir “küçük ben”im. Kimlikleriyle ilgili, temelde yanlış olan bu kanı, onların tüm ilişkilerinde bozulmalara neden olur.

Bu kişiler, kimseye verecekleri bir şeyleri olmadığına ve dünyanın veya diğer insanların ihtiyacı olan şeyleri onlardan esirgediğine inanırlar. Hayatınızda zaten var olan iyi olan şeyleri fark etmezseniz, tüm gördüğünüz şey eksiklikler olur. Halbuki onları fark etmek, hayatınıza bolluk ve bereket getirir. Gerçek şudur: “Dünyanın sizden esirgediğini sandığınız ne varsa, aslında onlar sizin dünyadan esirgediklerinizdir. Siz onları dünyadan esirgiyorsunuz, çünkü içinizden küçük olduğunuzu ve verecek hiçbir şeyiniz olmadığını düşünüyorsunuz. 

Şunu birkaç hafta boyunca deneyin ve gerçek hakkındaki görüşlerinizin nasıl değiştiğini görün:      İnsanların övgü, takdir, yardım, sıcak ilgi gibi, sizden esirgediklerini düşündüğünüz her ne var ise, siz onlara verin.  Bunların sizde olmadığını mı söylüyorsunuz? Varmış gibi davranın, o zaman onlar da kendiliklerinden geleceklerdir. Hem de siz vermeye başladıktan hemen sonra…

Vermediğiniz bir şeyin size gelmesini bekleyemezsiniz. Dışa akış, içe akışı belirler. Başkalarının sizden esirgediğini sandığınız her şey aslında sizde mevcuttur ama siz bunların dışarıya akmasına izin vermezseniz, onlara sahip olduğunuzun farkına bile varmazsınız.

Buna bolluk da dahildir. Bolluğun kaynağı sizin dışınızda değildir. O, kim olduğunuzun bir parçasıdır. Yine de kendi dışınızdaki bolluğa bakıp, onu takdir ederek işe başlayın. 

Etrafınızdaki yaşamın ne kadar dolu olduğunu görün. Teninize değen güneşin sıcaklığını hissedin, bir çiçekçi dükkanının önünde sergilenen muhteşem çiçekleri seyredin, dişlerinizi geçirdiğiniz sulu bir meyvenin tadını alın ve gökyüzünden dökülen suyla sırılsıklam olun. Hayatın doluluğunu her attığınız adımda gözleyebilirsiniz. Etrafınızdaki o bolluğu fark etmeniz, içinizde uyumakta olan bolluğu da uyandıracaktır. Ondan sonra o bolluğu dışa doğru akıtın. Bir yabancıya gülümsediğinizde bile, küçük de olsa bir enerji akışı olur ve siz veren kişi olursunuz.

Kendinize sıklıkla şu soruyu sorun: “Burada ben ne verebilirim; falanca kişiye nasıl bir hizmet sunabilirim, filanca duruma nasıl yardımcı olabilirim?” Kendinizi bolluk içinde hissetmek için herhangi bir şeye sahip olmanız bile gerekmez, ama kendinizi bolluk içinde hissettiğiniz vakit, pek çok şey ve sürekli olarak size doğru akmaya başlayacaktır. Bolluk sadece ona sahip olanlara gelir. Bu size haksızlık gibi gelebilir ama aslında değildir. Bu, evrensel bir kanundur. Bolluk da, kıtlık da sizin realiteniz olarak ifade bulan içsel durumlardır.


Kaynak: Eckhart Tolle – Var Olmanın Gücü Kitabı

Paylaş:

Bunları da beğenebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir